MURİS MUVAAZASI (MİRASTAN MAL KAÇIRMA) NEDENİYLE TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI
1-) MUVAZAA NEDİR?
Arapça kökenli bir kelime olan muvazaa, danışıklılık anlamına gelmektedir. Hukuksal anlamda muvazaa, bir hukuki ilişkinin taraflarının, salt üçüncü kişileri aldatmak maksadıyla gerçek iradesine uygun olmayan ve herhangi bir hüküm ve sonuç doğurmayan anlaşma yapmaları olarak tanımlanabilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.09.2012 tarih ve 2012/14-422 E., 2012/618 K.sayılı ilamında muvazaa ve muvazaalı işlem; “Muvazaa, en basit tanımıyla, bir sözleşmenin taraflarının, üçüncü kişilerden gerçek durumu gizleyerek, onları aldatmak maksadıyla, gerçek iradelerine uymayan ve kendi aralarında geçerli olmayan bir hususta anlaşmalarıdır. Bu şekilde yapılan işlemlere de, muvazaalı işlemler adı verilir.’ olarak tanımlanmıştır.
2-) MURİS MUVAZAASI (MİRASTAN MAL KAÇIRMA) NEDİR?
Günümüzde sıklıkla yapılan ve davalara konu olan muris muvazaası veya halk arasında sıklıkla kullanılan adıyla mirastan mal kaçırma, en yalın haliyle; miras bırakanın, ölümü halinde mirasından faydalanmasını istemediği mirasçılarını saf dışı bırakmak için başvurduğu ve bunun sonucunda mirasçılar açısından hak kaybına yol açan bir olaydır.
Bir başka deyişle, muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla yaptığı karşılıksız kazandırmaları (bağış), satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak maskelemesidir. Ancak burada muris muvazaasından bahsedebilmemiz için miras bırakanın gerçekten de mal kaçırma amacı ile hareket etmesi gerekmektedir.
Miras bırakan bunu yaparken, geçerli bir hukuki işlem yapıyormuş gibi gözükmekte ancak, asıl amacını gizlemek için farklı bir hukuki işleme başvurmaktadır.
Bir örnekle açıklamak gerekirse; Miras bırakan M, oğlu A’yı mirasından mahrum bırakmak amacıyla, İzmir Aliağa’da bulunan taşınmazını, arkadaşı B’ye tapuda satış olarak gösterip aslında bağışlama işlemi yapmaktadır. Burada her ne kadar işlem hukuka uygun gözükse de aslında amaçlanan hukuki durumu gizlemek için yapılan başka bir işlem vardır.
Örnekte olduğu gibi, görünüşte satış olarak gözüken işlemlerin aslında gerçek iradeye uygun olmadığı durumlarda, satış işlemine dayanılarak yapılan tapu tescili, Türk Borçlar Kanunu’nun 19.maddesi; “Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.” hükmü uyarınca geçerli olmayacak ve tescilin yolsuzluğu gündeme gelecektir. Bir tescilin yolsuz olması, onu hukuk düzeni tarafından iptal edilebilir kılmaktadır.
3-) MURİS MUVAAZASI NEDENİYLE TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI
Muris muvazaası teşkil eden taşınmaz satışlarında görünürdeki işlem olan satış işlemi, muvazaalı olduğu ve tarafların gerçek iradelerine (karşılıksız kazandırma yani bağışlama) uymadığı için geçersiz kabul edilir.
Gizli işlem olan bağış sözleşmesi ise, Türk Medeni Kanunu’nun 706. maddesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 237. maddesi ve Tapu Kanunu’nun 26. maddesinde öngörülmüş olan şekil şartını sağlamadığı için geçersizdir.
Söz konusu geçersiz/yolsuz tescil nedeniyle ortaya çıkan hak kaybının giderilebilmesi amacıyla başvurulması gereken yol, muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açmaktır.
- Peki ya muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescili davasını kimler açabilir?
Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasını, saklı pay sahibi olsun olmasın miras hakkı zedelenen ve zarar gören tüm mirasçılar açabilmektedir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 01.04.1974 tarih ve 1974/1 E., 1974/2 K. sayılı kararı)
Elbette mirasçının bu davayı açabilmeye ehil olması gerekmektedir. Yani, miras hakkından feragat edilmemiş olmalı, mirasçılıktan çıkartılmamış olunmalı ve miras reddedilmemiş olunmalıdır.
- Hangi mahkemede açılmalıdır?
Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davalarında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup; yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Ancak birden fazla taşınmazın dava konusu edilmesi halinde taşınmazlardan herhangi birinin bulunduğu yer mahkemesi yetkili olabilir.
- Dava şartları nelerdir, nasıl ispat edilir?
Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açılabilmesi için:
- Bir taşınmaz mal, miras bırakan tarafından mirasçılardan birine veya mirasçı olmayan 3. bir kişiye devredilmiş olmalı,
- Bu devir işlemi, tapuda resmi şekilde gerçekleştirilen satış sözleşmesi ile sağlanmış olmalı,
- Miras bırakanın gerçek iradesi, söz konusu taşınmaz malın satışı değil bağışlanması olmalı,
- Miras bırakan, mirasçılarından mal kaçırma amacıyla hareket etmiş olmalıdır.
Anılan davada davacı olan mirasçı, murisin asıl iradesinin mal kaçırma olduğunu iddia etmekte olup; miras bırakanın asıl iradesini ve amacını duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ispatlaması gerekmektedir.
Ancak, artık hayatta olmayan bir kişinin, hayattayken gerçekleştirdiği bir hukuki işlemi yerine getirirken hangi amaçla hareket etmiş olduğunun tespiti ve ispatı son derece güç olduğundan bu husus Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile şekillenmiştir.
Yargıtay yerleşik içtihatlarında ifade edildiği üzere;
- Kağıt üzerinde gösterilen satış bedeli ile taşınmazın gerçek değeri arasında kayda değer bir fark bulunması,
- Muvazaalı işleme konu olayın gerçekleştiği iddia edilen bölgenin gelenekleri,
- Miras bırakan ile mirasçısı arasındaki aile ilişkileri,
- Satış tarihinde miras bırakanın ekonomik durumu nedeniyle dava konusu taşınmazı satmasında maddi yararının bulunmaması,
- Murisin akıl sağlığının yerinde olmaması veya psikolojik problemler yaşıyor olması,
- Satış tarihinde davalının alım gücünün olmaması,
- Paylaşım esnasında terekede ilgili devir işlemine ilişkin paranın görülmemesi
miras bırakanın asıl iradesinin mal kaçırma olduğuna karine teşkil eder.
Muvazaalı işlemlerle mal kaçırıldığını iddia eden davacı mirasçı, iddiasını tanık dahil her türlü yasal delille ispat edebilir, muvazaalı işlemin hangi gerekçeyle gerçekleşmiş olabileceğini mahkemeye beyan ederek araştırılmasını isteyebilir.
- Ne zamana kadar açılmalıdır? Zamanaşımı veyahut hak düşürücü süre var mıdır?
Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescili davası, mirasçıların miras haklarının doğması halinde yani murisin ölümü akabinde açılabilir.
Anılan davada talepte bulunulan hak mülkiyet hakkı olduğundan ve mülkiyet hakkı da mutlak bir hak olduğundan, bu davaların açılması önünde zamanaşımı süresi veya hak düşürücü süre adı altında herhangi bir süre engeli mevcut değildir.
4-) MURİS MUVAZAASININ VARLIĞI HALİNDE TAPU İPTALİ VE TESCİLİ DAVASI İLE BİRLİKTE VEYAHUT BU DAVANIN AKABİNDE İLERİ SÜRÜLEBİLECEK DİĞER TALEPLER NELERDİR?
***Davaya konu taşınmazın muvazaalı işlem sonrası ve bu defa iyi niyetli üçüncü kişiye satılması halinde tazminat talebinde bulunulabilir.
***Saklı paylı mirasçı olunması durumunda, muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescili davası ile birlikte terditli olarak tenkis talep edilebilir.
***Taşınmazın üçüncü kişi tarafından kullanıldığı süre dikkate alınarak ecrimisil ve kira alacağı talep edilebilir.
***Ana taşınmaz üzerinde inşa edilmiş olan yapı ve bitkiler için muhdesatın aidiyetinin tespiti talepli dava açılabilir.
Tüm bu durumların somut uyuşmazlık özelinde değerlendirilmesi gerekmekte olup; hak kaybına uğramamak adına uzman kadrosu ile hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmeti veren Baykurt Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.