İcra İflas Kanunun madde 285- 309 ‘ hükümleri arasında düzenlenen konkordato:“Batık durumundaki şirketin alacaklılarıyla,alacakları konusunda kendi aralarında vardıkları anlaşmadır”. Konkordato ile borçlu alacaklılarından, alacakları sabit kalmak kaydıyla kendisine daha uzun bir vade verilmesini veya alacaklarından ve faizinden kısmen feragat etmelerini talep edebilir. Bu uygulama, borcunu ödeme niyetinde olan fakat gerek ekonomik gelişmeler gerek piyasa koşullarından dolayı borcunu ödemeden aciz duruma düşen şirketin iflastan kaçınıp ekonomik varlığını sürdürmesini sağladığı gibi alacaklının haklarını daha geniş anlamda korumaktadır.
Konkordato başvurusunu hem borçlu taraf hem alacaklı taraf yapabilir. Borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan borçlu, vade verilmek veya iflastan kurtulmak için konkordato talebinde bulunabilirken, iflas talebinde bulunabilecek her alacaklı gerekçeli bir dilekçeyle konkordato işlemlerinin başlatılmasını talep edebilir. Bu taleplerin değerlendirilmesinde görevli ve yetkili mahkeme, iflasa tabi olan borçlu için İİK 154. Maddede belirtilen yerdeki, iflasa tabi olmayan borçlu için yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesidir.
Mahkemeye yapılan konkordato başvurusu sonucunda mahkeme borçlunun mal varlığının borçlarının %50 sini karşılamaya yetip yetmeyeceğine ve borçlunun teklifinin varlıkları ile uygun olup olmadığını inceler. Konkordato talebinde bulunan borçlunun alacaklılarını zarara uğratacak şekilde davranmamış olması ayrıca defterlerini ve bilançosunu düzgün bir şekilde tutmuş olması gerekir. Borçlu, alacaklılarına borçlarının en az %50 sini ödemeyi taahhüt etmesinin yanında kanunu da belirtilen şartları sağlamalıdır. Aksi taktirde borçlunun konkordato talebi reddedilir.
Başvuru merciinin yapacağı inceleme neticesinde gerekli koşulların sağlandığı sonucuna varılırsa borçluya konkordato süreci tayin edilir ve komiser atanır. Mahkeme tarafından atanan konkordato komiseri alacaklılara belli bir oranda alacaklarından vazgeçmeleri ve borcun ödenmesi hususunda yeni bir planlama sunar. Alacaklılara en fazla %50 oranında alacağından vazgeçmesi talebinde bulunulabilir. Konkordato anlaşmasının geçerlilik kazanabilmesi için alacakların üçte ikisini temsil eden alacaklılarla bu hususlarda anlaşılası gerekir. Aksi takdirde geçerli bir konkordatodan söz edilemez.
Konkordato talebi üzerine mahkeme gerekli şartların ve belgelerin sağlandığını tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı verir ve borçlunun malvarlığı muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır. Geçici mühlet süresi 3 aydır. Ancak mahkeme bu 3 aylık süre dolmadan borçlunun veya geçici komiserin yapacağı talep üzerine geçici mühleti en fazla 2 ay daha uzatabilir. Geçici mühlet toplamda 5 ayı geçemez. Geçici mühletten sonra ki safha kesin mühlettir. Mahkeme kesin mühlet hakkındaki kararını geçici mühlet içerisinde verir. Kesin mühlet kararı verilebilmesi için mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Duruşmadan önce geçici komiser mahkemeye rapor sunar ve gerekli görüldüğü takdirde beyanı alınmak üzere duruşmada hazır bulunur. Mahkemenin yapacağı değerlendirme neticesinde konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğu anlaşılması halinde borçluya 1 yıllık kesin süre verilir. Kesin mühlet kararıyla beraber veya kesin mühlet süresi içinde yedi alacaklıyı geçmemek ve herhangi bir ücret talep etmemek kaydıyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Oluşturulan bu kurullara hukuki nitelikleri itibariyle alacaklı sınıfları alacaklılar kurulunda temsil edilir.
Konkordato süresinin ilanından sonra hem borçlu yönünden hem de alacaklılar yönünde bazı kısıtlamalar meydana gelir. Borçlu mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen de olsa devredemez, takyit edemez ve ivazlı tasarruflarda bulunmaz. Aksi halde yapılan işlemler hükümsüzdür. Borçlu bu hükme veya komiserin ihtarlarına aykırı davrandığı takdirde mahkeme borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini kaldırabilir. Alacaklılar yönünden kısıtlamalar ise mühlet süresi içinde borçlunun rahat hareket etmesi ve alacaklıların baskısı altında olmadan konkordato planın uygulanması amaçlanmıştır. Buna göre konkordato mühleti içinde hiçbir takip yapılamaz ve daha önceden açılan takipler durur. Ayrıca ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir uygulanmayacağı gibi bir takip muamelesi gibi kesilebilen zamanaşımı ve hak düşürücü süreler işlemez. İşçiler yönünden şirketin konkordato kararı almış olması tek başına haklı fesih nedeni sayılmaz. Ancak 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunun Ek-1 maddesi uyarınca; hizmet akdine dayalı işçi çalıştıran işverenin konkordato ilan etmesi, işveren için aciz vesikası alınması, iflası, iflasın ertelenmesi gibi nedenleri ile işveren ödeme güçlüğüne düştüğü hallerde işçinin 3 aylık ücreti Ücret Garanti Fonudan ödenir.
Konkordato kararından etkilenen diğer bir husus ise borçlu şirketin taraf olduğu sözleşmelerdir. Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hâle getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi sözleşme, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdirilemez.