Anayasamızın “ormanların korunması ve geliştirilmesi” başlıklı 169. maddesinde devlete ait ormanların mülkiyetinin devir olunamayacağı, ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemeyeceği belirtilmiştir. Aynı anayasa maddesinde orman sınırlarında tek bir şartla daraltma yapılabileceği ifade edilmiştir.

 

Buna göre:

 

“Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.”

 

Görüldüğü üzere ancak ve yalnızca 31.12.1981 tarihinden önce orman niteliğini açıkça ve objektif anlamda kaybetmiş taşınmazlar için orman sınırlarında daraltma uygulanabilecektir. Aynı durum 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 2. Maddesinin B bendinde de dile getirilmiş 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden; tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (antep fıstığı, çam fıstığı) gibi çeşitli tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanlarının orman sınırları dışına çıkartılacağı ifade edilmiştir. Bu durumla ilgili olarak Orman Kanunu’nun 2. Maddesinin B bendinde bahsedilmiş olması nedeniyle bu taşınmazlar hakkında 2B ifadesi kullanılmaktadır.

 

Orman sınırları dışına çıkartılan bu yerler eğer devlete ait ise hazine adına, hususi orman ise şahıslar adına orman sınırları dışına çıkartılacaktır. Bahsi geçen hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmış arazilerde 31.12.2011 tarihinden önce hak sahibi olanlar için kanun koyucu malik olma fırsatı yani 2B arazilerini satın alma fırsatı getirmiştir. 6292 Sayılı kanuna göre hak sahipleri, “Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenecek güncelleme listelerine veya kadastro tutanaklarına ya da kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesine göre; bu taşınmazların 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcısı ve/veya üzerindeki muhdesatın sahibi olarak gösterilecek kişilerdir.” Bu arazilerin maliki olmak isteyen hak sahiplerinin illerde defterdarlıklara ilçelerde ise mal müdürlüklerine başvuru yapması gerekmektedir. Satışlar rayiç bedelin yüzde yetmişi üzerinden yapılacaktır.

 

Başvurular için kanunda öngörülen süre kanunun yürürlüğe girişinden itibaren 6 ay olarak gösterilmişse de başvuruların azlığı sebebiyle bu süre 2 defa uzatılmış en son olarak başvuru tarihi Mart 2017’de sona ermiştir. Ancak kanun koyucu ve idarenin sürenin uzatılması yönündeki iradesine bakılacak olursa bu tekrar uzatılması muhtemel gözükmektedir.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir